Yeşil Bina Sertifikası Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
Yeşil bina, bir binanın yerleşimden tasarıma, inşaata, işletmeye, bakıma, yenilemeye ve yıkıma kadar yaşam döngüsü boyunca çevreye duyarlı ve kaynak açısından verimli yapılar oluşturma ve süreçleri kullanma uygulamasıdır. Bu uygulama, ekonomi, kullanışlılık, dayanıklılık ve konfor gibi klasik bina tasarımı kaygılarını genişletir ve tamamlar. Yeşil bina aynı zamanda sürdürülebilir veya yüksek performanslı bina olarak da bilinir.
Yeşil bina, yaşam döngüsü boyunca çevresel açıdan sorumlu ve kaynakları verimli kullanan bir yapıdır. Bu hedefler ekonomi, kullanışlılık, dayanıklılık ve konfor gibi klasik bina tasarımı kaygılarını genişletir ve tamamlar.
Yeşil binalar, yapılı çevrenin insan sağlığı ve doğal çevre üzerindeki genel etkisini aşağıdaki yollarla azaltmak üzere tasarlanmıştır:
- Enerji, su ve diğer kaynakların verimli kullanılması
- Bina sakinlerinin sağlığını korumak ve çalışan verimliliğini artırmak
- Atıkların, kirliliğin ve çevre bozulmasının azaltılması
Örneğin, yeşil binalar inşaatlarında sürdürülebilir malzemeler kullanabilir (örneğin: yeniden kullanılmış, geri dönüştürülmüş içerikli veya yenilenebilir kaynaklardan yapılmış); minimum kirletici madde içeren sağlıklı iç mekân ortamları yaratmak (örneğin; azaltılmış ürün emisyonları); ve/veya su kullanımını azaltan peyzaj düzenlemesi (örneğin; fazladan sulama olmadan hayatta kalabilen yerli bitkilerin kullanılması).
Akıllı büyüme, ekonomik kalkınma ve istihdam yaratırken sağlıklı toplulukları destekleyerek ekonomiye, topluma ve çevreye hizmet eden kalkınmadır. Sürdürülebilirlik veya sürdürülebilir kalkınma, gezegenin doğal sistemlerini korurken ve insanlara yüksek bir yaşam kalitesi sağlarken, sürekli ekonomik refahı elde etme yeteneğidir.
Yeşil bina, enerji ve su kaynaklarını koruyan, kahverengi alan geliştirme yoluyla açık alanları koruyan ve toplu taşımaya erişilebilen bina uygulamalarını teşvik ettiğinden bu kavramlara çok iyi uymaktadır.
Binalarımızı ısıtmak ve enerji sağlamak için kullanılan enerji, en yaygın sera gazı olan önemli miktarda karbondioksit (CO2) üreten fosil yakıtların (petrol, doğal gaz ve kömür) yakılmasından kaynaklanan büyük miktarlarda enerji tüketimine yol açmaktadır. Ülkemizde ki binalar toplam karbondioksit emisyonunun yüzde 10’una katkıda bulunmaktadır.
Bu nedenle, binaların ürettiği enerji kullanımını ve sera gazı emisyonlarını azaltmak, küresel iklim değişikliğinin hızını yavaşlatma çabası açısından temel önemdedir. Binalar sera gazlarının salınımıyla başka şekillerde de ilişkilendirilebilir; ÖRNEĞİN, çöplüklerde çözünen inşaat ve yıkım kalıntıları metan üretebilir ve inşaat malzemelerinin çıkarılması ve imalatı da sera gazı emisyonlarına neden olabilir. Daha fazla bilgiyi DETAM/PMO Web Sitesinde bulabilirsiniz.
Her bina tipinin yeşil veya sürdürülebilir bina olma potansiyeli vardır, ancak her bina tipinin kendine özgü işlevine bağlı olarak farklı tasarım ve verimlilik ihtiyaçları vardır. Yeni binalar yeşil bina olacak şekilde tasarlanabilir, inşa edilebilir ve işletilebilir. Mevcut bina aynı zamanda yeniden modelleme, güçlendirme ve iyileştirilmiş operasyonlarla yeşil hale getirilebilir.
- Evler
- Okullar
- Ticari ve kamu binaları
- Laboratuvarlar
- Sağlık tesisleri
- Yerleşkeler
BREAM : Tasarım ve İnşaat Sonrası olmak üzere İki Belge
LEED : Proje Bitiminde Tek Belge
DGNB : Ön Sertifika ve Proje Bitimi olmak üzere İki Belge
YES-TR : Tasarım ve İnşaat Sonrası olmak üzere İki Belge
12 Haziran 2022 Tarih ve 31864 Sayılı “ BİNALAR İLE YERLEŞMELER İÇİN YEŞİL SERTİFİKA YÖNETMELİĞİ” inde Çevre Dostu Yeşil Binalar ile ilgili sertifika uygulaması yer almaktadır.
İyi tasarlanmış, inşa edilmiş, işletilmiş ve bakımı yapılmış yeşil binaların dayanıklılık da dahil olmak üzere pek çok faydası olabilir; enerji, su, işletme ve bakım maliyetlerinde azalma; yolcu sağlığının ve üretkenliğinin iyileştirilmesi ve standart gelişmelere göre daha fazla kullanıcı memnuniyeti Yeşil bir binanın ilk maliyeti daha yüksek olabilir ancak daha düşük işletme maliyetleri sayesinde binanın ömrü boyunca paradan tasarruf edilebilir.
Maliyet tasarruflarının, inşaat profesyonellerinden oluşan entegre bir ekibin yardımıyla projenin kavramsal tasarım aşamasına dahil edilmesi durumunda tam olarak gerçekleşmesi muhtemeldir. Bütünleşik sistem yaklaşımı, binayı potansiyel olarak birbirinden kopuk sistemlerin toplamı yerine tek bir sistem olarak tasarlamayı amaçlamaktadır.
Uluslararası akreditasyon Kuruluşlarından Yeşil bina Sertifikası alınması halinde T.C. Ticaret Bakanlığı tarafından 2014-8 Sayılı Karar ile “Pazara Giriş Belgeleri” hibe teşvikinden yararlanmaktadır. (Md: 14/6) Bu sayede sertifika için gerekli olan teknik danışmanlık, başvuru ve inceleme ücretlerinin %50’si devlet tarafından karşılanmaktadır.
DETAM PMO Sizi Yeşil Bina Teşvikleri konusunda bilgilendirecektir. www.detampmo.com.tr sayfasını ziyaret ediniz.
Binaların Yeşil Sertifikalandırılması, Uluslararası Standartlar çerçevesinde Akredite Belgelendirme kuruluşları tarafından belirlenen kurallar çerçevesinde yapılmaktadır. Türkiye de ki sertifikalandırma da Çevre Şehircilik ve İklimlendirme Bakanlığı tarafından uygulamaya konulan 12 Haziran 2022 Tarih ve 31864 Sayılı “ BİNALAR İLE YERLEŞMELER İÇİN YEŞİL SERTİFİKA YÖNETMELİĞİ” çerçevesinde YES-TR Belgesi ile sertifikalandırılmaktadır.
Çevre Bakanlığı yeşil binaların en önemli yönlerinden biri olan enerjiyi ele alıyor. Bakanlık, bünyesinde yer alan TÜCAV yeni ve yenilenmiş binaları enerji verimli olarak nitelendiriyor ve belgelendirmede Isı, su, yalıtım vb. enerji tasarruf oranına ağırlıklı puan veriyor.
Türkiye’de irili ufaklı 10 milyona yakın bina ve 30 milyona yakın konut olduğu tahmin ediliyor.. Yeşil Bina özelliklerine sahip sertifikalı binaların sayısı ise 2 bine ulaşmıyor. Bu, toplama bakıldığında oldukça düşük bir rakam. Özellikle yerli Yeşil Bina sertifika sistemi YES-TR’nin özellikle yeni yapılacak kamu binaları tarafında ciddi pozitif bir etkisinin olacağını tahmin etmekteyiz. Burada esas amaç binaların sertifikalı olmasından ziyade, mesela kentsel dönüşüm sürecinde binaların uymakla yükümlü olduğu mevzuatın belli başlı sistemleri zorluyor olmasıdır.
Aslında DGNB, LEED ve BREEAM Sertifika sistemleri daha eski olduğu için ülkemizde uygulama alanı bulmuştur. Ama bunlara erişim olmadan, kendi ölçeğinde bu işi yapmak isteyen projeler için 12 062022 Tarihinde uygulamaya giren yerli sertifika sistemimiz YES-TR farklı bir soluk getirecektir.
Hangisi daha uygun konusuna gelince… LEED ve BREEAM dünyada kabul gören önemli standartlar. Fakat YES-TR’nin, Türkiye’ye özgü, ülkedeki bina stoğunun yapısına, tarihi dokuya, iklim şartlarına daha hâkim olacağını göz önünde bulundurursak ciddi bir uyum farkı yaratacağı aşikardır. Özellikle çok sayıdaki tarihi binalarda bu farkı gözlemleyebileceğimizi düşünüyorum.
Yani Eminönü’ndeki bir binada yurtdışı menşeli bir sertifika sistemini uygulamak pek kolay olamayabiliyor. Ama YES-TR bunların hepsini kapsayabilecek, Türkiye’deki koşulları göz önünde bulundurabilecek.
Ayrıca YES-TR statik bir sertifika da olmayacak doğal olarak. Sürekli güncellenen, yenilenen, edinilen tecrübelerle, yaşayan bir organizma gibi zamanla çok daha uygun bir hal de alacak. Yani kısaca YES-TR’nin Türkiye’ye çok daha uygun bir Belgelendirme olacaktır.
Günümüzde bu konu artık, “Yapsam mı, yapmasam mı; bana ne faydası var” gibi söylemlerinin ötesine geçmiş bulunmaktadır. Artık Bizlerde dünyada ki gelişmiş ülkeler de olduğu gibi, yeşil uygulamaları yapmak zorundayız. Tabii, yapmak istemeyen hala bazı açık kapılar bulabiliyor ama çok yakında yeşil binalarda talep edilen hemen hemen birçok konu mevzuatta standart hale gelecek. Yeşil Bina sektörü de daha ilerisini, yeni teknolojileri konuşuyor olacaktır.
Diğer taraftan kamunun bunu özendirmesi şart. Mesela kamu banka şube binalarının sertifikalı yeşil bina olması zorunlu tutulabilir. Bu bile mekanını kiralamak isteyen bina sahiplerinde ciddi bir bilinç oluşturur.
Gayrimenkul sektörü, karbon emisyonlarının yaklaşık yüzde 40’ından sorumlu. Bu sebeple Paris Anlaşması’nın karbon emisyonlarının azaltılması yönündeki hedefleri, gayrimenkul sektöründeki iş yapış şekillerini, sunulan ürünlerin özelliklerini ve özellikle enerji kullanımı alışkanlıklarını derinden etkileyecektir. Yeşil binalar ve dolaylı olarak yeşil inşaat malzemeleri, AB ülkelerinde uzun bir süredir gündemdedir. Paris İklim Anlaşması’nın ülkemizde de kabul edilmesi ile bundan sonraki dönemde özellikle ülkemizde Yeşil Binalar ve bunlara dair yan endüstrilerdeki gelişimin ivmelenerek artmasını beklemekteyiz.
Ülkemiz 10 seneden fazladır Avrupa’da Yeşil Binalar açısından ilk sıralarda. Ancak hâlâ sertifika alan bina sayımız çok az. Yeni adıyla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın geliştirmiş olduğu YES-TR’nin devreye girmesiyle önümüzdeki dönemde bu rakamın geometrik olarak artmasını hedefliyoruz.
Paris iklim Anlaşması’nın oluşturduğu zemin üzerinde çevre dostu, sürdürülebilir, az enerji tüketen ve ihtiyaç duyduğu enerjiyi yenilenebilir kaynaklardan sağlayan binaların tasarımı ve inşaatı, artık gönüllü bir yaklaşım olmaktan öteye geçerek, yasal bir zorunluluk haline gelecektir. Gelecek kuşaklar için bu şarttır.
Özellikle Avrupa bugün gıda ve enerji krizi ile baş etmenin yöntemlerini arıyor. Artık insanoğlunun israflarından yorulan yerküre de çeşitli çevre felaketleri ile karşı karşıya. Dolayısıyla konu ciddi. Enerji fiyatlarındaki dalgalanmalar ülkelerin gelişiminin önünü tıkayabiliyor. Şunu ifade edebiliriz ki, tüm oklar artık sürdürülebilirlik konusundaki adımların yasal ve zorunlu olmasını şart koşmaktadır.
Bu konuda değerli firmalarımız tarafından oluşturulmuş ÇEDBİK Derneği faaliyet göstermektedir.. Dernek yönetim kurulu vizyon sahibi kişilerden oluşmuştur. ÇEDBİK olabildiğince sektöre Yeşil Binalar ve sürdürülebilirlikle ilgili tüm alanlarda yön vermeye çalışmaktadır, Ama daha çok yol alınması gerekmektedir. İnşallah zamanla Dernek, EĞİTEN, ÖĞRETEN ve kapasite geliştiren bir dernek haline gelecektir. Tüm çabalarımız, ülkemizin 2050 sürdürülebilirlik hedeflerine yönelik olmalıdır. Kanaatimizce gelişmelerin seyrine bağlı olarak bu konuda daha fazla sivil toplum kuruluşlarının oluşumu söz konusu olabilecektir.
Yapı Çevrenin Yönleri | Tüketim: |
---|---|
|
|
Çevresel Etkiler: | Nihai Etkiler: |
---|---|
|
|
- Binaların çevreye, insan sağlığına ve ekonomiye büyük etkisi vardır. Yeşil bina stratejilerinin başarılı bir şekilde benimsenmesi, binaların hem ekonomik hem de çevresel performansını en üst düzeye çıkarabilir. Yeşil binanın potansiyel faydaları şunları içerebilir:Çevresel faydalar
- Biyoçeşitliliği ve ekosistemleri geliştirir ve korur
- Hava ve su kalitesini iyileştirir
- Atık akışlarını azaltır
- Doğal kaynakları korur ve onarır
Ekonomik faydalar
- İşletme maliyetlerini azaltır
- Yeşil ürün ve hizmetler için pazarlar yaratır, genişletir ve şekillendirir
- Kullanıcı verimliliğini artırır
- Yaşam döngüsü ekonomik performansını optimize eder
Sosyal faydalar
- Yolcu konforunu ve sağlığını iyileştirir
- Estetik kaliteyi artırır
- Yerel altyapı üzerindeki yükü en aza indirir
- Genel yaşam kalitesini iyileştirir
Araştırmalar, yeşil binaların tüm bu faydalarını ve maliyetlerini ve en düşük maliyetlerle en büyük faydaların nasıl elde edileceğini belirlemeye ve açıklığa kavuşturmaya devam etmektedir.
Binaların ve geliştirmelerin doğal kaynaklarımız üzerinde önemli çevresel etkileri vardır:
- Gelişen Nüfus karşısında ülkemizin sahip olduğu arazinin bir kısmı imar edilmektedir. Bu hemen hemen 10 yılda iskan mekanlarına yakın olan arazilerde % 20 ‘lik bir artışı temsil etmektedir.
- Enerji açısından bakıldığında, binalar ülkemizde ki toplam enerji tüketiminin yüzde 35 ini toplam Türkiye elektrik tüketiminin ise yüzde 70 ini oluşturmaktadır.
- Yine Toplumumuz Bina sakinleri, günlük tüketilen toplam suyun yüzde 10 unu kullanmaktadır.
- Binalar ve onlara hizmet eden ulaşım altyapısı, doğal yüzeyleri geçirimsiz malzemelerle değiştirerek kirleticileri ve tortuları yüzey sularına sürükleyen bir akış yaratmaktadır. Buna göre, Kentsel akış, nehirlerde dördüncü, göllerde üçüncü ve haliçlerde ikinci en önemli bozulma kaynağı olarak tanımlandığından, su kaynakları için büyük bir tehdit oluşturmaktadır.
Ülkemizde Yeşil Binalar ile ilgili ilk hukuki düzenleme 2014 Yılında uygulamaya konulan 8/12/2014 tarihli ve 29199 sayılı “Sürdürülebilir Yeşil Binalar ile Sürdürülebilir Yerleşmelerin Belgelendirilmesine Dair Yönetmelik ile uygulamaya konulmuştu.
Bugün Dünyanın bütün gelişmiş ülkelerinde olduğu gibi ülkemizin her yerinde yeşil binalar inşa edilmektedir. . internet veri tabanından bölgenizdeki yeşil binaları arayabilirsiniz .
Bugün yaygın olarak kullanılan yeşil bina derecelendirme sistemleri; BREAM,(İngiltere; 1990) LEED, (Amerika; 1998) DGNB, (Alman; 2008) Ülkemizde ise; YES-TR ( 2015) dir.
DETAM PMO Size Yeşil Bina Konseptlerini binanıza dahil etmenize yardımcı olacaktır. www.detampmo.com.tr sayfasını ziyaret ediniz.
Yaşam döngüsü değerlendirmesi bir binanın “beşikten mezara”, binanın yapımında kullanılan malzemelerin toplanması ve çıkarılmasından nihai imhasına kadar çevresel etkilerini ölçme bilimidir.
ÖRNEĞİN, bazı durumlarda binalar enerji açısından verimli olacak şekilde dikkatli bir şekilde tasarlandığında, ısıtma/havalandırma/iklimlendirme ekipmanlarının boyutu önemli tasarruflar sağlayacak şekilde küçültülebilir. Ayrıca geleneksel olanlarla aynı hatta daha düşük maliyetli birçok yeşil ürün ve malzeme de mevcuttur.
Enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji, su verimliliği, çevresel açıdan tercih edilebilir yapı malzemeleri ve spesifikasyonları, atık azaltma, toksik maddelerin azaltılması, iç mekan hava kalitesi ve akıllı büyüme ve sürdürülebilir kalkınmayı ele alan bağlantılar için lütfen PMO Yeşil Bina Web sayfasına bakın .http://www.detampmo.com.tr/ .
Yeşil Binalar da bu uzun yolda önemli bir konsept. İnsanların yaşayacağı ve çalışacağı yapıları inşa ederken doğal kaynakları sınırsızca kullanmamaları, çevreye olan etkilerini de düşünmeleri adına belli başlı kuralları Yeşil Bina sistemleri getiriyor. Bu kuralların bazıları enerjiyi, suyu verimli kullanmak gibi hem ekonomik hem de ekolojik anlamda avantajlar sağlarken; bazıları da içinde yaşanan binalarda daha sağlıklı, daha hijyenik ve konforlu bir ortam bulunmasını şart koşuyor. Yani Yeşil Bina yapacağım diye konfor veya sağlıktan ödün verilmez. Bu tabii hassas bir denge. Binayı inşa eden veya satanlar da ürettikleri yapıyı daha kaliteli ve müşteri açısından avantajlı olmasını hem kendi imajları hem de ticari anlamda ciddi faydaya çevirebilirler.
Tüm toplumlar ve devletler bu konuda mutabıktırlar. Bu anlamda artık gayrimenkul sektörünün de yeşil, sürdürülebilir, enerji verimli binaları sorgulaması yerine bu konuda kendine düşeni yapması gerekiyor. Yapmıyorsa da devletin ve kamu kurumlarının bunu zorunlu tutması, mevzuatın bu gereklilikleri karşılayacak standartlara kavuşturulması şart. Dünyanın bu gidişatını üreticinin, tüketicinin, kamunun, özel sektörün, mimarın, mühendisin tek başına düzeltebileceği bir durum değildir. Dünya bizim, bu nedenle, Herkes taşın altına elini koyması gereken bir sürecin içindedir. Şu anda orman yangınları, sıcakların artması gibi son sinyaller de bize bunu gösteriyor. Yani iş, “Olsa iyi olur” dan çıkıp, bir zorunluluğa dönüşmüştür.
Yeşil Bina genel bir tanım. Tasarımdan inşaattan test ve devreye almaya veya operasyonel konulara kadar birçok disiplini ilgilendiren öğeleri var bu genel tanımın. Verimlilik, kirliliğin önlenmesi, iç mekân yaşam kalitesi ve ekolojik dengenin korunması ana konular. Bunlara ek olarak üçüncü parti bir denetlemeden geçmiş olması da şart.
Dolayısıyla sürdürülebilir özelliklerinin, belli kriterlerin yanı sıra özellikle uluslararası ve yerel sertifika sistemleri tarafından incelenmiş ve sertifikalandırılmış binalara Yeşil Bina deniyor. Ufak tefek uygulamalar yapıp sonra kendi kendine “Yeşil Bina” denemiyor. Dolayısıyla binada önceden belirlenmiş seviyelere ulaşılması ve binanın üçüncü parti tarafından denetlenmesi önemli bir husus.
Eskiden olsa fazladan bir maliyeti olduğu söylenebilirdi ama Türkiye’de inşaat standartları son yıllarda yükseldiği, mevzuatın talepleri de zaten arttığı için ekstra bir maliyetten söz edilmeyebilir. Eğer üst derece bir sertifika belgesi hedeflenmiyorsa ve binanın yeşil olacağı en baştan tasarlanıp planlanmışsa fazladan bir maliyeti olmayacaktır. Fakat Yeşil Binanın çok maliyet getirdiği safsatası defalarca çürütülmüş olmasına rağmen hâlâ bazı ortamlarda telaffuz edilebiliyor. Öyle olsaydı bu kadar çok Yeşil Bina yapılmazdı.
Diğer taraftan projeye özgü bazı faydalı ek uygulamaların tabii ki bir ilk yatırım maliyeti olabilir; ancak bu da tamamen işverenin kontrolünde ve işverenin onayıyla yapılan çalışmalardır. Kesinlikle zorla yaptırılan şeyler değildir. Yatırımcı sonuçta yaptığı o ekstra maliyetin de bir süre sonra kendine enerji tasarrufuyla, konforla geri döneceğini bilerek bu işi onaylar.
AB ülkeleri, özellikle Yeşil Mutabakat ile birlikte sürdürülebilir ve iklim nötr olma adına Yeşil Binalar ve enerji verimliliğini ana unsur haline getirmiştir. 2021 yılından itibaren Avrupa’da yapılacak tüm yeni binalar sıfır enerjili olarak tasarlanacak ve inşa edilecek. ABD’de de özellikle Başkan, Baydın ile birlikte beraber ciddi adımlar atılmaktadır. Ulaşım, yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve karbon emisyonunun azaltılması hedefine yönelik eyaletler özelinde ayrı kanunlar çıkartılmaktadır.
Yine ABD ‘ de Yeni yapılacak tüm binalarda, solar panellerin kullanımı bazı eyaletlerde standart hale gelmiştir. Zaten ABD aslında her ne kadar tüketim yoğun bir ülke olarak karbon emisyonlarında başı çekse de sürdürülebilirlik ve Yeşil Bina altyapısının, enerji verimliliğine dair LEED sertifika sistemi veya ASHRAE gibi tüm şartname ve kodların ortaya çıktığı bir yer olması dolayısıyla yakından takip edilmesi gereken bir ülkedir.
Burada, entegre tasarım ve proje yönetiminin önemi ortaya çıkmaktadır. Tasarım, bu işin kalbidir. Bunun için tüm müelliflerin ortak paydada buluşması gerekmektedir. Bir başka değişle binanın yeşil olması tasarımdan başlar, Bu sonradan yapılabilecek bir iş değildir. Tasarımın başından başlayıp sistemli gidildiği zaman faydası çok daha fazla görülecektir. Yani Yeşil Binanın çözüldüğü esas kısım tasarım ve burada alınan kararların uygulandığı sahadır.
Bu süreçte de bir anlamda Proje Firmalarına çok iş düşmektedir. Proje firmaları bir nevi polislik görevi yapacaktır. Çünkü söz konusu kriterler, köşeleri çok rahat yuvarlanabilecek kriterler. Bunlara yakinen dikkat edilmesi gerekmektedir. Bu sebeple Yeşil Bina kararının tasarım öncesinde alınarak, tasarımın tamamen bu felsefeye göre yapılması çok önemlidir. Ayrıca inşaat sürecinde de belli kısıtları mutlaka baştan netleştirerek bunlara uyabilecek yüklenici seçimi de dikkat edilmesi gerekli hususlardan biridir.
Diğer taraftan bu sürecin tam bir takım çalışması gerektirdiği de unutulmamalı. Ne bir danışman, mimar, proje yöneticisi bunu tek başına yapabilir, ne de müteahhit tek başına yapabilir. Bunların hepsinin senkronize olabileceği bir takım çalışması şarttır.